Tenis sporunun belki de en güzel yanı hemen her yaşta yapılabilen bir spor olmasıdır. Yoğun iş hayatının baskısından uzaklaşmaya çalışırken kas iskelet sistemimizin kortta karşılaşılan fiziksel zorlamalara hazır olup olmadığını sorgulamalıyız. Aksi halde sporu yapmaya çalışmakla kas iskelet sistemimizde sorunlar başlar.
Öncelikle; kas iskelet sistemimiz yeni yüklenmelere hazır mı?
Dayanıklılığımız spora dönmeye ya da turnuvalara katılmaya yeterli mi?
Başlamadan önce yeterli alıştırma yapıyor ve buna önem veriyor muyuz? şeklinde bir çok soruyu kendimize sormalıyız.
Dayanıklılığın (Endurance) zaman içinde alıştırmalarla kazanacağımız bir özellik olduğunu iyi bilmeliyiz. Kas kütlesi içinde farklı özellikte solunum yapan liflerin güce katkı oranını arttıracak alıştırmalar düzenli çalışmayı gerektirir. Sporcu düzenli olarak çalışmalara katıldığı oranda dayanıklılık kendiliğinden gelişecektir.
Uzun zamandır spor yapıyorsunuz, ancak kortta kalış sürenizi o gün biraz aştınız, dayanılmaz bir topuk ağrısı, neredeyse basamaz hale geldiyseniz, tedaviye ayakkabınıza dikkat etmekle başlamalısınız. Kort zemini toprak ya da çim değilse, sert zeminde olağan tenis ayakkabıları topuk altı yağ yastıkçığının normal dışı yüklenmeleri doğrudan topuk kemiğinize yansıtmasına sebep olacaktır. Bu durum “topuk yağ yastıkçığı sendromu”na (heel pad compresibility synd) neden olabilir. Tabanında şoku emen yapılar olan, topuğu kavrayan ayakkabıları seçmelisiniz.
Ayağımız ağırlığımızı üç noktada zemine aktarmaktadır. Bunlar topuk kemiğinin altındaki çıkıntı (kalkaneus), 1 ve 5. parmakların tarak kemiğinin sonudur. Sert zemin normal ayakta en çok bu noktalarda basınç etkisi yaparak ağrılara neden olacaktır.
İkinci sorun dinamik olarak doğrudan ayak iç kaslarının (plantar fasia) ortak kirişlerinin rahatsızlıkları olabilir.Ortak kiriş plantar fasia çıkrık mekanizmasıyla hareketi sağlar. Plantar fasiit, dayanıklılığı yetersiz kas gruplarının yüklenme karşısında yükü yapışma yerinden öncesine vererek yırtılmalara varan sorunlara yol açmasıdır. Bu durum hekim müdahalesi gerektirse de ayakkabı seçiminin önemini bir kez daha ortaya koyar.
Topuk kemiğimize meşhur aşil tendonu yapıştığını unutmayalım. Aşil bacağımızdan başlayan, zıplama, yürüme fonksiyonunu yapan kasların ortak kirişi olarak topuğa yapışır. Dayanıklılığın az olduğu durumda yüklenme benzer şekilde kopmalara neden olabilir. Yüklenme doğrudan yapışma yerine olursa “insersiyonel-yapışma” tendiniti, daha yukarıda ise noninsersiyoneldir. Tedavileri farklı olan bu iki durumda hekiminizin yönlendirmesi gerekli olacaktır.
Son olarak eklemlerimizin kortta karşılaşacağı sorunlara değinirsek, torsiyonlar bağ ve kıkırdak yapılarını yaralayabilir. Güçlü kas yapıları dengeli ağırlık aktarımı sağlayacağından eklem yaralanma riski minimumdur. Eklem sınırı zorlandığında sırasıyla kapsül, bağlarımız, sonra kemiklerimiz kuvvetlere karşı koyarlar. Dengeli bir yüklenmede bağ kopması, kırıklar ve daha önemlisi kıkırdak yaralanmaları meydana gelmez.
Unutmayalım, korttaki özgürlüğümüz, tekniğimize, dayanıklılığımıza, bir o kadar kas iskelet sağlığımıza bağlıdır. Ayakkabı tercihlerinizi değiştirmenize rağmen geçmeyen ayak ağrılarında hekime başvurmaktan çekinmeyin. Sağlıklı sporlar.
Not: Bu Makale Sports International dergisine yazdığım yazının metnidir.