Omuz Artroskopisi hakkında bilgi vermeden önce OMUZ'u tanıyalım:
Omuz, kalça ve dizden sonra vücudumuzun en büyük ve en hareketli eklemidir. Vücudumuzun ağırlığını taşımamasına rağmen en çok yüklendiğimiz, hareket genişliği en fazla eklem olması, çevresinin güçlü kas yapıları ile desteklenmesine rağmen yaralanmalara açık hale getirir.
Basit bir pazar çantasının taşınması, halı çırpmak ya da perde asmak gibi alışkın olmadığımız durumlarda, beklenmedik sorunlarla karşılaşabiliriz.
Fırlatma sporu, basketbol, voleybol, hentbol, jimnastik ve dağcılık gibi sporlarda, omzumuz tekrarlayan yüklenmelere cevap vermek zorunda kalır. Ellerini kullanan meslek gruplarında, özellikle omuz üstü ya da asılı çalışmak zorunda kalan, boyacılık, toplayıcılık yapanlar, matkap ve darbeli şahmerdan gibi aletler kullananlarda omuz sorunlarına daha çok rastlanır.
Omuz eklemi basit olarak omuz başı ve onu karşılayan düz bir yüzey olan glenoid ile eklem yapar. Bu eklemin ayrılmaması iki yapının eklemde negatif bir basınç oluşturması ile mümkün olur; Labrum ve eklem kapsülü...
Labrum, glenoidin düz yapısını bir conta gibi sararak çukurlaştırıp, adeta vantuz gibi başı kavrayacak gibidir. Ancak 10-15 mm'yi geçmez. Eklem kapsülü, güçlü bağ yapıları ile eklemi sarıp, havasız vakum etkisi yaratarak bu yapıyı tamamlar. Ve burada omuzu saran kas yapıları da destek görevi görürler.
Omuz sorunlarını en basit anlamda sınıfladığımızda iki ana sebep ön plana çıkar:
Stabilite sorunları (omuz çıkığı, labrum yırtıkları, SLAP, Biseps ayrılması),
Kas ve kıkırdak sorunları.
Stabilite sorunları; eklem kapsülünün yaralanması ile ortaya çıkan durumlardır. Tekrarlayan omuz çıkıkları; ağrılı omuz hareketlerine ve güçsüzlüğe neden olan SLAP ve diğer labrum yırtıklarıdır. Zamanla kıkırdağın aşınmasına neden olup, diğer sorunlarla birleşebilir, hatta kas yırtıklarını ortaya çıkarabilirler. Kas yırtıkları omuz desteğinde paylaşım yükleri arttığı için oluşabilir.
Kıkırdak sorunları; mekanik olarak stabil olmayan omuzda, hareket sınırları zorlanırken ortaya çıkacaktır. Bunun dışında artroza neden olarak, romatizmal hastalıklar, enfeksiyon ya da tümörler gösterilebilir.
Kas yırtıkları doğrudan travma ile de oluşabileceği gibi, sıklıkla omuzun aşırı ve yanlış kullanımı ile ortaya çıkan sıkışma sendromu (Impingement sendromu) neticesinde gelişmektedir.
On yıllar içinde zaman zaman ağrılarla kendini belli eden bu durum, ileri evrelerde kas yırtığının da onarımını gerektirebilen, dekompresyon ameliyatları (akromioplasti) gerektirebilir.
Omuz hastalıklarının artroskopik cerrahi tedavisi bu iki durum üzerine basitçe sınıflandırılabilir. Stabilitenin sağlanması (kapsül ve labrum onarılması), kas ve kıkırdak yapıların onarımı ve yaralanmasının önlenmesi...
Omuz Artroskopisi
Omuz artroskopisi günümüzde açık cerrahiye göre, altın standart bir tedavi haline gelmiştir. Özellikle labrum onarımı gerektiren omuz çıkığı tedavisinde, ameliyat sonrası tespit gerektirmediğinden yeni bir yaralanma mümkün olmaz. Bu nedenle hastanın günlük hayatına dönmesi daha hızlı gerçekleşmiş olur.
Omuz çıkığı artroskopik tedavisi ile kişi günlük hayata derhal döner. Profesyonel bir sporcu, 6 hafta içinde spor hayatına aşamalı olarak dönebilir. Sporcunun aynı sezonda takıma dönmesi kontrollü bir rehabilitasyonla mümkündür. Omuz sıkışma sendromunda uyguladığımız akromioplastinin açık cerrahi ile yapılması durumunda alçı gerektirmez ve kas yırtığı tamir edilir.
Artroskopik akromioplasti ve rotator kılıf onarımının sonuçları mükemmeldir. Büyük yırtıklar ya da geniş defektler olduğunda mini artrotomi ile yırtık, yine optik yardımla onarılmaktadır.
Her hekim tedavi yaparken empati kurup aynı durumda kendisi için hangi tedaviyi tercih edeceğini kendine sorar. Benim tercihim gönül rahatlığı ile omuz artroskopisidir.
Hastalarımız için en iyi tedavi yöntemlerini seçip bu tedavilerin yayılması için çalışan tüm meslektaşlarıma teşekkürler.